YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN TWITTER ya da ÖTÜKLEMEYE HIZLI BİR GİRİŞ

Madem OSHUBU!da popüler kültürden bahsediyoruz, Twitter'dan bahsetmeden olmaz. Hem sadece bahsetmekle de kalmayıp hemen her gün gazetelerde (okuyorsanız), televizyon programlarında, arkadaş sohbetlerinde karşımıza çıkan bu 'ötükleme' mecrasını anlamak da lazım. BrandAge dergisi için ayda 7-8 yazı Türkçeleştiriyorum ve istisnasız hepsinde, önümüzdeki yılların ana mecrası olarak mutlaka sosyal medyadan bahsediliyor; şaşırmamak gerekir çünkü bir zamanlar ICQ, MSN ne idiyse artık günümüzde Twitter o. Orada da arkadaş listenizden mütevellit bir komünitemiz vardı, Twitter'da ise komünitemiz daha 'umumi'.

Günümüzün bu güzide iletişim kanalına uzaktan bakıyor, anlamlandırmaya çalışıyor ve biraz olsun 'ben de ötüklemek istiyorum' diyorsanız (ve biraz çekindiğinize tanık oluyorum 0_0) burdan buyrun ;)


Kafa dağıtmamak için madde madde gideceğim:
  • Twitter nedir?: En geniş anlamıyla Twitter bir iletişim platformu. Facebook'ta beğendiklerimizi, beğenmediklerimizi, ruh hallerimizi statüs güncelleyerek yansıtıyorduk; Twitter için de aynı durum geçerli. Sadece iletişim kurmak için 140 karakterlik (boşluklar dahil) hakkınız var ve biz buna tweet (ötük) diyoruz.
  • Ne işe yarar?: (bkz. Twitter Komünü)
  • Nasıl kullanılır?: Tek yapmanız gereken www.twitter.com adresinden üye olmak. Üye olurken;
    • e-posta: Bir adet e-posta adresiniz olmalı ki hesabınız onaylansın + hesabınızla ilgili gelişmeler posta kutunuza düşsün.
    • kullanıcı adı: Lakap ya da gerçek isim kullanmak konusunda özgürsünüz. Bu biraz da içeriğinizin konsepti, yaratmak istediğiniz gizem ve ne yapmak istediğinizle ilgili. Örneğin @istanbulTWSTVL Twitter festivali Twestival'in kontakt kişisi ve hem festivalle ilgili bilgilendirme yapıyor, hem de festivalin amaçları doğrultusunda dünyadaki ve ülkemizdeki diğer iyilik hareketlerinden haberler veriyor. Diğer bir örnek @kendimdedegilim ki bu Twitter kullanıcısı da daha çok kadın-erkek ilişkilerinden ve kızsal faaliyetlerden bahsediyor. İki örnekte de gördüğünüz üzere kim oldukları değil, ne anlatmak istedikleri ön plana çıkıyor. Bununla birlikte gerçek ismiyle 'şahsiyetleşen' ve dahi ünlü olan (persona) isimlere de rastlamak mümkün ama gözlemlediğim kadarıyla gerçek isimde en az bir harf değiştirme eğilimi daha fazla. Kullanıcı adı içeriğiniz açısından gerçekten çok önemli; özellikle daha çok takipçiyle (bkz. aşağı) daha büyük bir komünite kurmak istiyorsanız ve içeriğinize gerçekten, ama gerçekten güveniyorsanız. Ben şahsen alametifarikam (ve dahi soyadım) @mehterr ile kayıt olmayı tercih ettim; aslında tek r'li olması tercihimdi ama dünyanın başka bir yerinden biri mehter kullanıcı adını almış maalesef. 
  • Twitter komünü!: Twitter'da komünitenizi iki ana unsur belirliyor;
    • Following (Takip ettikleriniz): Bir kere üye olduktan sonra en azından Twitter'da olduğunu bildiğiniz bir arkadaşınızı takibe alın. Hem onun tweetlerini okuyarak nelerden bahsettiği hakkında fikir sahibi olabilirsiniz hem de takip listesinden kendinize takip etmek istediğiniz twittercıları seçebilirsiniz. Takip etmenin amacı, aslında hem ilgi duyduğunuz twittercıların hayatını 'röntgenlemek' hem de totalde bakıldığında gündemi takip etmek. Çünkü hemen herkesin her konuda söyleyeceği birşey var ve kamuoyunu Twitter üzerinden izlemek gündem hakkında bir fikir oluşturmanızı, hatta sizin de gündeme dair fikrinizi ortaya koymanızı sağlıyor. CHP kurultayı ve son olarak Eurovision 2010 pik yapan gündem konuları. İlk başta twitter'ı etkin bir şekilde kullanan @ahmethc (Ahmet Hakan), @notredamedesion (Nazlı Ilıcak [seversiniz sevmezsiniz ayrı ama Twitter'ı en iyi kullananlardan birisi) gibi gazetecileri ya da @isinkaraja, @metinarolat gibi ünlüleri takiple işe başlayabilirsiniz.
    • Follower (Takipçileriniz): Bir kere ötüklemeye başladınız mı gerisi çorap gibi geliyor. Twitter görüp görebileceğiniz en demokratik iletişim kanalı. Önce 'ne yazsam acaba?' diye kasabilirsiniz; @pekkan1 (evet, evet Ajda Pekkan!!!) çok yeni başladı ötüklemeye ve ilk tweetleri özlü sözler şeklindeydi. Birkaç tweet sonra 'ayy çok yoğunum. stüdyo, açıkhava konser provası, kuaför, hangisine yetişiciim' tadında paylaşımlara başladı ki biz twittercılar bu tarz samimi paylaşımları çok daha keyifli ve değerli buluyoruz. Neyse, takipçiler sizi ya arkadaş listelerinden buluyor, ya search ettiği konularda ilginç bir şeyler söylediyseniz sizi takibe alıyor ya da her cuma #ff etiketiyle twittercıların öneri tweetlerinden tercihini yapıyor. Evet, #ff yani follow friday diye bir mevhum var komünitede ve ilginç bulduğunuz twittercıları önererek komünitenin büyümesine yardımcı oluyorsunuz; sizi de öneriyorlarsa takipçi sayınız artıyor. Özetle paylaşımınız ve içeriğiniz ne kadar samimi ve ilginçse o kadar çok takipçi edinebiliyorsunuz. (İleri düzey twitter'da Listeler de var ama kafanızı şimdilik karıştırmayayım, temel bilgilerle yetinelim)
  • Ne tweet etmeli (ötüklemeli)?: Twitter'ın en cazip yanı gündemi takip etme ve - beğenin ya da beğenmeyin - 'röntgencilik' yanı. Twitter'da aktif olan (sürekli ötükleyen) hesapların %20 oranında olduğu düşünülürse, %80 oranında twittercıların diğerlerini izlemek için Twitter'da olduğunu söyleyebiliriz. Zeitgeist diyor ki 'şeffaf ol, samimi ol, ilginç ol, paylaşımcı ol!'. Bu arada Twitter platform olarak tüketicinin bilinçlendiği bir mecra; bir taraftan kullandığınız kozmetikleri, gittiğiniz restoranları, dinlediğiniz müzikleri, okuduğunuz kitapları, seyahat ettiğiniz ülkeleri, seyrettiğiniz filmi tweet ederek beğeninizi (ya da eleştirinizi) paylaşabiliyorsunuz, ama öte yandan ve biraz da Zeitgeist gereği önemli oranda 'show off' yapabiliyorsunuz. Bu durumda;
    • O anda ne yaptığınızı paylaşabilirsiniz: Çalışıyor olabilirsiniz, seyahate çıkıyor olabilirsiniz, İstiklal'de geziyor olabilirsiniz, kitap okuyor olabilirsiniz ya da ne bileyim televizyonda Okan Bayülgen seyrediyor olabilirsiniz. Paylaşın. Bir süre sonra fark edeceksiniz ki 'yapıyor olmak' yeterli değil, konuyla ilgili düşüncenizi de yazmak isteyeceksiniz. Basit bir örnekle 'İstiklal'de geziyorum' yerine 'İstiklal'in bu kalabalığı kaç puan? başım döndü walla' şeklinde ötüklemeye başlayacaksınız. Yani hem nerede olduğunuzu söylemiş olacak, aynı zamanda İstiklal caddesinin ne kadar kalabalık olduğunu ve bu kalabalığın size etkisini paylaşmış olacaksınız. Bazi metropollerde Trafik ya da Karayolları Müdürlükleri kurdukları sistemle hem trafik bilgilerini Twitter üzerine kaydırdılar; #etiketler (hashtag) sayesinde takipçiler de o anda hangi noktada trafiğin nasıl olduğunu bildiriyorlar.
    • O anda ne hissettiğinizi paylaşabilirsiniz: Twitter'ın terapi etkisi olduğunu biliyor muydunuz? Evet, evet var. Kim olduğunuz değil (ünlü değilseniz) ne söylediğiniz önemli olduğundan ortalığa o anda nasıl hissettiğinizi söyleyebiliyorsunuz ve ortaya söylemek bile bazen yeterli olurken gelecek tepki ya da destek tweetleriyle kendinizi daha iyi hissedebiliyorsunuz. Bu çektiğiniz aşk acısı da olabilir, yeni doğan yeğeninizle ilgili sevinciniz de olabilir ya da ne bileyim, insanlık hali işte, ne kadar azgın hissettiğiniz de olabilir (hehehe).
    • O anda gördüğünüz şeyleri paylaşabilirsiniz: İnternette dolaşırken ilginç bulduğunuz bir içerik mi var? Anında içeriğin altında, üstünde, yanında, özetle çok yakınında twitter'dan paylaşma düğmesine basarak komünitenizle paylaşabilirsiniz. Ya da tarayıcının adres bölümünden copy paste olarak düşüncenizle birlikte tweet atabilirsiniz. Bu bir haber, fotoğraf, video, hatta bir internet sitesinin kendisi bile olabilir. Sizin ilginç bulduklarınızı ilginç bulacak başka insanlar da mutlaka vardır. (Dikkat! siz ilginç bulsanız dahi fikrinizi ya da paylaştığınız şeyleri beğenmeyenler de fikrini söyleme hakkına sahiptir. Ne dedik, Twitter demokratik bir ortam). İleri düzey Twitter'da cep telefonundan anında fotoğraf ya da video çekip Twitter'a göndermek de mümkün :)))
    • Twitter üzerinde ilginç bulduklarınızı paylaşabilirsiniz: Twitter, beğendiğiniz tweetleri 're-tweet' etmenize de fırsatt veriyor. Yani tek bir düğmeye tıklayarak tweeti kendi komünitenizle paylaşabiliyorsunuz, sizin tweetleriniz de keza ilginç bulunursa başkaları tarafından re-tweet ediliyor, böylece 'söz' yayılıyor.
  • Facebook'tan ne farkı var?: Facebook'a bir kere kendiniz olarak girmiş durumdasınız. Sahte adla varlıklarını sürdürenler de var ama düşünsenize bütün o aile üyeleri, iş arkadaşları, farmville dostları vs. ile zaman zaman mahrem olabilecek anları, duyguları paylaşmak biraz yürek istiyor. Oysa Twitter'da kim olduğunuz değil, ne söylediğiniz önemli olduğundan kendinizi ifade etmek (en azından kendiniz için) çok daha kolay.
Özetle Twitter açık kapı bir partiye katılmak gibi tanımlanıyor. Parti alanına girdikten sonra etrafınızda konuşulanlara kulak vermek ya da partinin kralı/kraliçesi olmak sizin elinizde. 140 karakter dahilinde tweet atmanın yazı yazma ve kendinizi ifade etme konularında size katkılarından bahsetmeyeceğim bile.

Nazlı Ilıcak (@notredamedesion) bile daha ilk günden usta bir Twittercı olduktan sonra, sizin neyiniz eksik. Paylaştıkça kendinizi bir topluluğun parçası gibi hissedeceksiniz; giderek yalnızlaştığımız şehir hayatında sanal ortamla kalabalıklaşmak hiç fena bir opsiyon değil. Kaldı ki araştırmalar, özellikle Twitter'ın arkadaşların ve tanıdıkların bir araya gelme isteğini arttırdığını söylüyor. Yani yazıştıkça (belki de 140 karakter sınırından dolayı) daha fazla paylaşmak, konuşmak için insanlar sanal dünyadan (göreceli olarak) çıkıp gerçek dünyada daha çok bir araya geliyorlar. Göreceli olarak diyorum çünkü bir araya gelindiğinde de o buluşmalar mobilite sayesinde tweetlere dönüşüyor. Hayat böyle devam ediyor. :))) 

Diyeceğim o ki; Twitter internetin çalışma biçimini değiştirirken geç kalmayın, bu trene siz de atlayın. İşte yapmanız gerekenlerin özeti:
  • Kendinize bir kullanıcı adı belirleyerek (daha sonra değiştirebilirsiniz de) twitter adresinden üye olun.
  • Üye olduğunu bildiğiniz arkadaşlarınızı takip etmeye başlayın. En azından beni takipe başlayabilirsiniz: @mehterr ;)
  • Paylaşmaya başlayın ve komünitenizin nasıl büyüdüğünü izleyin. İşte bu kadar basit. :))))

Yorumlar

Yorum Gönder