ANNELER VE KIZLARI: KESKİN ŞEYLER

Camille Preaker, Chicago'da küme düşme derdinde bir gazetenin muhabiri. Egzantrik patronu Curry, onu kızı gibi görüyor ve iyiliğini istiyor. O yüzden de onu 2 küçük kızın 1 yıl arayla öldürüldüğü memleketine göndermeye karar veriyor. Curry'ye göre belki Camille ailesiyle bir araya gelirse, geçmişteki sıkıntılarından kurtulabilecektir. Oysa Camille'in geçmişindeki sıkıntılar öyle bir çırpıda silinebilecek şeyler değildir. Keskin şeyler, tenine kazınmıştır. Camille, bir taraftan kasabanın iki hırçın kızının cinayetlerini araştırırken, bir taraftan da evhamlı ve nevrotik annesiyle, neredeyse hiç tanımadığı üvey kız kardeşiyle, kasabada sıkışıp kalmış eski kız arkadaşlarıyla, hatta çoktan öbür dünyaya göçmüş büyük annesinin ve yine küçükken kaybettiği minik kız kardeşinin hayaletleriyle baş etmek zorundadır.
Küçükken, henüz TRT'nin gayet başarılı işler yaptığı, başka kanallar olmasa da herkese hitap edebildiği günlerde, anneler gününe denk gelen bir pazar sabahı "Cici Annem" diye bir film oynamıştı. Filmi seyrederken şoklar içinde kalmıştık, çünkü film (ayrıntılarını hatırlamıyorum) çocuk evlat edinen bir kadının çocuğa ne fenalıklar ettiğini anlatıyordu. En büyük fenalığı da kendisine sürekli "Ciciannecim" dedirtmesiydi. Günün anlam ve önemine ters düşen bu sürprizden, o yaşta bile tuhaf bir zevk aldığımı söylemeden edemeyeceğim.

Bahsettiğim filmle hiçbir ilgisi yok, ama Keskin Şeyler'i çevirmeye başladığımda, böylesine psikolojik derinliği, keskin ve ters köşeleri olan bir roman olduğunun farkında değildim. Şu kadarını söyleyeyim; romandaki herkes, öyle ya da böyle, bir şekilde TOTALLY FUCKED-UP! Küçük kasaba hayatı ve bu hayata sıkışıp kalmış kadınlar, dünyanın her yerinde olduğu kadar Amerika'da da kendisini gösteriyor. Bu kadınlar, "kadın olma" gerekliliklerini yerine getirip (güzel giyinmek, zarif olmak, iyi işler yapmak, kiliseye gitmek) geride dururken, aslında bir taraftan da dünyayı yönetiyorlar. İşte bu arada da kendi aralarında tuhaf bir ilişki zinciri oluşturuyorlar. Anneler ve kızları, kız kardeşler, teyzeler... Düşmanca bir işbirliğinde, ne birbirlerinden vazgeçebiliyorlar, ne de birbirlerini didiklemekten geri kalabiliyorlar.

Neyse bu konuda ahkam kesmek benim neyime. Ama kitap iyi. Çevirirken bazı bölümlerde hayalimde canlanan sahneler, gözlerimin ardına kadar açılmasına neden oldu. Öyle kan - dehşet - vahşetten bahsetmiyorum. Tamamen ufak, ama insanı sarsan, çok keskin şeyler bunlar. Amerika'da kasaba hayatını, anneleri, kızlarını, kız kardeşleri, keskin şeyleri merak ediyorsanız mutlaka okuyun derim ;)

Sipariş etmek isterseniz buyurun sizi buraya alalım: Keskin Şeyler - Gillian Flynn - Artemis

Ben çevirirken çok keyif aldım, umarım siz de okurken keyif alırsınız.

Tarafsız bir yorum için: TersBlog

Yorumlar