KORKUNUN ALENİ VE SİNSİ HALİ: INSIDIOUS


Daha jenerikte yönetmen (James Wan), film boyunca bütün old-school korku filmi klişelerini kullanacağını açık ediyor ve film boyunca "Keşke sinemaya girmeden önce yemek yemeseydim de popcorn alsaydım, yerimden sıçrarken etrafıma saçaydım" diye hayıflanmak da bize düşüyor.

Evet Insidious (insidiyıs okunur, sinsi anlamına gelir) gerçekten de film boyunca, özellikle hayaletli, öte dünyalı Hollywood filmlerinin bütün klişelerini kullanılıyor; bu işin aleni kısmı. 3 çocuklu bir ailemiz var, yeni taşındıkları bir ev var, tavanarası var, tuhaf sesler, çatırtılar var, gölgeler, siluetler, subliminal (gözün algılamakta zorlandığı görsel oyunlar) var... Tabii ki öte dünyadan hayaletler, iblisler, karanlık güçler ve dahi ghostbusters tadında medyum ekibi de var.

Özetle ailenin ortanca oğlu tavanarasında küçük bir kaza geçiriyor, ertesi sabah komaya girdiğini öğreniyoruz. Hastane günleri çabuk geçiyor, çocuk koma halinde evde bakılmaya başlıyor, derken koltuktan zıplamalar başlıyor.


Şahsen old-school yerimden zıplamaları sevdiğim için (arada küçük çığlıkları saymıyorum), ufak tefek saçmalıklarına (dolaba kapatılmaya çalışılan ruhlar gibi) rağmen filmi beğendim. Tavsiye ;)

Yorumlar

  1. walla, ben pek beğenmedim bu filmi.

    YanıtlaSil
  2. aslına bakarsan tam açık sinemada çekirdek çitlerken yerinden hoplama filmi... öyle nostaljik bi yanı var yani benim için heheh

    YanıtlaSil

Yorum Gönder