Uzun yıllar önce internetten tanıştığım biri buluşmaya geldiğinde biraz şaşırmıştım. Doğrusu sonrasında da neye şaşıracağımı şaşırmıştım: geldiği andan itibaren kurduğumuz sıcak diyalogla bir bacağı engelli olduğu için koltuk değneğiyle karşıma çıkmış olmasının arasında kalmıştım. Şimdi şimdi düşünüyorum da iyi ki öyle bir sürpriz yapmış. Belki daha onunla buluşmadan önyargılarımı ekmeye başlayacaktım. Belki zaten o da bunu bildiği için sürpriz yapmayı tercih etmişti. Kulakları çınlasın.
Kulak demişken, kepçe kulağı da severim; insanın yüzüne afacan bir sevimlilik kattığını düşünürüm. Hele faça izine özel bir hayranlığım vardır, ister ameliyat ister jilet izi olsun, dokunmak isterim. Köprücük kemiği normalden biraz daha derin olmasın, hemen okşamak isterim. İster doğuştan ister insan mamulü olsun her tür farklılığa içten gelen bir merakım var. Güzel bir yüz gördüğümde sonradan onun engelli olduğunu fark ederim. Güzellikten kastım, bir tür saf güzellik, bir tür mağrur güzellik, bir tür kabullenilmiş güzellik. Toplumdan farklılaştığını fark eden ve bunu kabullenen azınlıkların yüzüne yerleşen türden bir güzellik.


Biraz yavaş aksa da bu yavaşlık gerilimi tadında tutuyor, ama seyrettikten sonra kafanızdaki ucube kavramını bir daha gözden geçirmek isteyebilirsiniz. Tavsiye ;)
Yorumlar
Yorum Gönder