AYNALAR VE TEHLİKELİ İLİŞKİLER

Her ne kadar bizi düpedüz yansıtsa da aynaların içinden geçmenin ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Ayna, sadece bizi değil, etrafımızdakileri, arkamızdakileri de yansıtır, arkamızdaki gözümüz olur. Dikizlemeye yarar. Yine de çerçevesi kadardır ayna ve çerçevesi olan her şey aslında kurgudur. Tehlikeli ilişkiler de kurgudur, çünkü çerçevesi tehlikedir. Algı tehlikeye çalışır, tehlikeyi seçer, beyni heyecanlandırır. Oysa ilişki söz konusu olduğunda, tehlike algımız toplumsal dayatmaların bir sonucudur. Bu da iki yüzlülüğü getirir. Önemli olan aynanın içine girip, olan biteni sırlı camın arkasından seyredebilmektir.

Aynaya da tehlikeli ilişkilere de bayılırım. Blogun sıkı takipçileri bunu çoktan anlamıştır ya tekrar etmemde sakınca yoktur sanırım. Öte yandan tiyatroya pek bayılmam. Her ne kadar özünde olsa da tiyatroyu teatral bulurum. Ama niyeyse bu sonbahar, içimde bir tiyatroya gitme arzusu zuhur etti. Hani hayat içinde bir şeyler sürekli önünüze gelir ya... Benim de dikkatimi sürekli tiyatro afişleri, tweetleri, duyuruları çekmeye başladı. Buna algıda seçicilik diyoruz; bilimsel bir tanımı olsa da bunun tuhaf ve gizemli bir yanı olduğunu düşünenlerdenim, o yüzden algımın seçtiklerinin peşinden giderim. Çünkü içine düştüğüm kısır döngüyü kırma ihtimalim belirir.

+ + + 

Muhsin Ertuğrul sahnesinde oynanan Tehlikeli İlişkiler oyununa gittim. Filmini sanırım herkes seyretmiştir; John Malkovich, Glenn Close, Michelle Pfeifer, Keanu Reeves, Uma Thurman... All Stars yani. Oyunu seyrettikten sonra filmi bir kez daha izlemeye karar verdim.


Tehlikeli İlişkiler, iki yüzlü bir ahlakın taşlaması ve başrolünde - çok uygun düştüğünü düşündüğüm - aynalar var. Daha yerinize oturduğunuz anda sahnede kendinizi ve seyircileri seyrediyorsunuz. Ayna dediğim şu: sahneye devasa boyutlarda 6 ayna panel yerleştirilmiş, ortalarından geçen direkler sayesinde kendi etraflarında dönebiliyor hepsi. Ve bir şey diyeyim mi? Ben böyle muhteşem bir etki daha önce görmedim. Oyunda gerilimin arttığı anlarda, oyuncular ve sahnenin üst tarafındaki elemanlar sayesinde ayna paneller dönmeye başlıyor, hepsi birbirinin içine geçiyor, en arkadaki perdelere yansıyan saray ve bahçe görüntüleri, aynaların arasında koşturan oyuncular... her şey, her şey iç içe giriyor. Müthiş bir görsellik.


Sonra bir de kostümler var tabii ki. İpekler, taftalar, satenler, danteller, ışıldayan taşlar, mücevherler... Aldığım bilgiye göre 18. yy kostümlerine yaklaşık 20bin lira harcanmış. Gerçekten etkileyici.

Dediğim gibi Tehlikeli İlişkiler, iki yüzlü ahlakımızın bir taşlaması. Günümüzün ıssız adamları da var oyunda, iffetine rağmen kızını iyi bir kocaya pazarlamaya çalışan kadınlar ve iffetsiz gibi görünse de aslında çaresizce aşkın özlemini çeken kadınlar da.


Oyuncular çok iyi: Levent Üzümcü, Şebnem Köstem, Ece Özdikici, Selin İşcan, İrem Arslan... Ama oyunun en genç ve en yaşlı iki karakterine hayat veren iki oyuncu özellikle dikkatimi çekti. İlki genç Danceny'yi oynayan Cemal Ahhan Şener. Çocuksu ifadesi, fidan gibi inceliğiyle toyluğun saf bir temsilcisi. İkincisiyse dizilerden çok iyi hatırlayacağınız bir isim: Tomris İncer. Sahnede nadiren görünse de tek bir bakışıyla, tek bir mimiğiyle müthiş duygular yaratıyor, teatralliği teatrallikten çıkarıyor, sahneye bambaşka bir hava katıyor. Hayran kaldım.

Oyun bu hafta Muhsin Ertuğrul sahnesinde devam ediyor. Dün öğrendiğime göre her sahnenin belli bir kemik seyirci kitlesi oluyormuş ve Muhsin Ertuğrul (Harbiye) seyircisi daha çok komedi-müzikal seviyormuş; ama belli ki şimdiden Tehlikeli İlişkiler'i de tutmuş. Oyunun bu yıl Afife Jale Ödülü aldığını da eklemek lazım.

Özellikle aynalı sahne dekorunu görmek için bu oyunu seyredin derim. Tavsiye ;) 

Yorumlar

  1. sanırım sırf aynalı sahne dekorunu görmek için gidebilirim, merak ettim.

    YanıtlaSil
  2. sayenizde ertesi gün gittim gördüm, sahneye yakın olsun diye en kenardan izlemek zorunda kaldım, 2012'de olmayacak mı tekrardan acaba? aynaların fırıl fırıl döndüğü sahnelerde ürperdim, heleki o sarı saçlı hatunun, mutaassıp olan :) aynaların arasında ayıla bayıla gezmesi çok hoş!

    YanıtlaSil
  3. vay be koçum :))) walla ocak-şubatta yine oynayacaklarmış sanırım. beraber giderük :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder