Zoraki Kuala Lumpur

Şairin dediği gibi haritanın yırtılan yerlerine gideyim diye yola çıktım. Ve fakat bu harita, umduğumdan da yırtık çıktı. Atatürk Havalimanından öğlen 3'te havalanacak uçağın dört kez kalkmaya çalışıp kalkamamasını, havaalanında gereksiz bir altı saat geçirişimi, haliyle Phnom Penh bağlantı uçuşumu kaçırışımı, madem geceyi Kuala Lumpurda geçireceğim, o zaman sırt çantamı isterim diye KL havalimanında geçirdiğim saatleri, sonunda otele gelip etraftaki bilumum masaj, karaoke, boş binalarda durmaksızın cıvıldayan, daha doğrusu ciyaklayan kuşların sesine gark oluşumu anlatmama gerek yok sanırım.

Malezya (gördüğüm kadarıyla) tipik uzak doğu ülkesi. Ekşimsi tatlımsı baharat kokuları restoranların yerini bulmayı kolaylaştırıyor. Ama en önemlisi kadınların yoğun bir şekilde iş hayatında olması. Neredeyse bütün kadınlar başörtülü. Yine bir uzak doğu geleneği olarak hayır diyemedikleri için bir şey istediğinizde van minut çekip sizi duymazdan, hatta görmezden gelmeyi tercih ediyorlar. En azından bilet ve bagaj sorunlarıyla uğraşırken tanıştığım Steve öyle düşünüyor. Steve Hong Kong'da İngilizce öğretip gününü gün ediyor. Çünkü yabancı olduğu için "avuç dolusu" para kazanıyormuş. O da kazandığını harcayabilmek için ora senin bura benim dolaşıyormuş.

Erkekler ise kendi halinde. İngilizce konuşamıyorlar ya da onlar da kolayını bulmuş, bilmiyormuş gibi yapıyorlar.

Güneş battıktan sonra ucunu gördüğüm şehre dair fazla da bir şey yazamayacağım galiba.

Sonuç olarak bütün yaşattıklarına ve Kuala Lumpurda zoraki misafirperverliğine rağmen bizio düşürmeden, daha da beteri kaybetmeden uçurduğu için (ki yolun yarısı Thy) Malasian Airlines'a teşekkürlerimi borç bilirim.

Yarın Phnom Penh üzerinden Sihanoukville... Hayırlısıyla.







Yorumlar