PORNOGRAFİK BİLGİ ÖZGÜRLÜKTÜR!

GÜNCELLEME: AdSense buradaki fotoğrafı müstehcen bulup kaldırmamı istedi. Tarif etmem gerekirse dudağının kenarından beyaz sıvı akan kadın resmi vardı. Yazının içeriğine ters düşse de bloguma zarar gelmesin diye kaldırmak zorunda kaldım. (11.08.2012) 

Öncelikle Bilgi Üniversitesi'nde Deniz (24) adlı öğrencinin geçen yıl bitirme tezi olarak porno çekmesini ayakta alkışladığımı söylemek istiyorum. Hele ki kurucu ve eski patronun, 900'lü seks hatlarından elde ettiği sermayeyle üniversiteyi yaratmış olmasının, kaderin tuhaf cilvelerinden biri olarak tarihe geçmesine de kocaman gülümsüyorum. Yoksa seks hatlarından gelen parayla üniversite kurulmaz gibi bir itirazım olamaz. Yine de Bilgi'nin yeni yönetiminin bu kadar korkak davranmasını saygıyla karşılamak mümkün değil.

Ben de üniversitede fotoğraf sanatına baş koymuş bir kız öğrenciye çıplak poz vermiştim. Hatta Hollanda televizyonu kızın çalışmalarından haberdar olup çekim yapmaya geldiğinde, TV kameralarının önünde de aynı çekimi gerçekleştirmiştik. Ne yazık ki o fotoğraflar bende değil. TV programı Hollanda'da yayınlandığı ve o zamanlar YouTube olmadığı için videosu da yok. Ama şimdi aklıma geldi ki VHS kasetlerimden birinde o çekimle ilgili benim yaptığım küçük bir belgesel olabilir. Söz veriyorum, bulursam yayınlarım. Porno çekmek aklıma gelir miydi bilmem, ama üniversitedeyken porno çekmeye karar veren olursa projeye katkıda bulunmaktan çekinmezdim. Deli kan işte :)))


Diyeceğim o ki üniversiteler, ergenlikten yetişkinliğe geçiş aşamasında gençlerin kurtarılmış bölgeleri olmalıdır. Porno filmi çeken Deniz'in de savı özgürlüğü sınamak. 
"Bir yaşlının hazin hikayesi, kedinin sevimli patileri, eski çağda kadın, yeni çağda zaman gibi konuların beni motive etmediğini fark ettim. Öyle bir şey yapayım ki; senelerdir kafama sokulan akademik özgürlüğün sınırlarını göreyim istedim. Çünkü üniversite demek kullanılmayan müthiş bir özgürlük demek."
Gerçi bir yıl sonra Tempo dergisine yaptığı işi duyurmasını, kendi reklamı olarak değerlendirenler de var, ama ben de olsam böylesi çıkıntı bir işi dünya alem bilsin isterdim. Öte yandan hayat sınavı bitmez, ama hayatı bilimsel açıdan sınayabileceğimiz yer üniversite değildir de neresidir? Çünkü yetişkin hayat üniversitede başlıyor bana göre. Yıllar önce Bilkent Üniversitesi'nin kantininde kondom satılması da en az bu kadar tepki yaratmıştı. Oysa bugün muhafazakar yöneticilerimiz üniversiteli kızların barda ne işi olduğunu sorgulayabiliyor, sorgularken de doğal olarak kınıyorlar. Daha önce müstehcen şeyler üzerine bir yazıyı paylaşmıştım. Bizim memleketimizin iki yüzlülüğünü müthiş ortaya koyan bir yazıydı. 

Hadi teknolojinin sağladığı kolaylıkla hemen size bir örnek vereyim. Google aramalarıyla OSHUBU!'ya gelenlerin hangi kelimeleri arattıklarını görebiliyorum. Neler mi var? Seksi pis şeyler, en küçük kızın ilişki vidiyosu porno filmi (ne kadar rahatsız edici değil mi?), türbanlı seks (son günlerin fetiş modası), vb. gibi inanılmaz aramalar söz konusu. Eh, özellikle cinselliğin bastırıldığı memleketimizde porno seyretmenin ne kadar yaygın olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Ortalıkta satılıyor mu? Hayır. Gerçi bir zamanlar porno dergiler fena sarmıştı ortalığı, ama sonra poşete girdiler, sonra da ortadan kayboldular. Peki nerede satılıyor? Korsan CD'cide, internette, tezgah altında... Peki yasakladıkça ne oluyor? 

Pornografi daha da değerleniyor.

Herkes porno seyrediyor, ama üniversitede porno bitirme tezi söz konusu olduğunda herkes ayağa kalkıyor, ama ne yazık ki benim gibi alkışlamak için değil, ahlaksızlığı kınamak için.
Peki pornografi nedir? Seyrettiğimiz, dinlediğimiz, okuduğumuz her şey gibi bir kurgudur. Belki de en güzel örneklerinden birisi de Witold Gombrowicz'in Pornografi romanıdır. Okumanızı tavsiye ederim, çünkü pornografiye bambaşka bir gözle bakacaksınız. Üstelik pornografi denince gözünüzün önüne getirdiğiniz her şeyden farklı bir şekilde.
“İnsan mutlak olana, eksiksizliğe, gerçeğe, tanrıya, tam bir olgunluğa yönelir. Her şeyi kavramak ve kendini bütünüyle gerçekleştirmek ister. Uyduğu ahlâk buyruğu budur. Oysa pornografide, insanın çok daha gizli, hatta bir anlamda yasadışı bir başka amacı ortaya çıkıyor: Tamamlanmamışa, yetkinsizliğe, düşmüşlüğe duyduğu ihtiyaç…”
Sonuçta üniversiteler öğrencilerin hayatı sınamaya başladıkları, analitik düşünmeye başlayarak sınırları zorlamayı denedikleri bir yerse eğer (ki öyle de olmalıdır) bitirme tezi olarak özgürlüğü sınamak adına porno çeken ve oynayan öğrencileri, öğrencilerin yaptığı işin arkasında duran hocalarını kutlamak gerekir. Tarantino'nun bile en büyük hayallerinden birisi iyi bir porno film çekmekken, bırakın da bari gençler biraz daha özgür düşünebilsinler. Nasılsa hayatın gerçekleri zaman içinde, hiç istemeseler de onları törpüleyecektir. Ama özgürce düşünebildikleri için, özgürlüğün temelini atabildikleri için hayata çok daha sağlıklı uyum sağlayacaklardır. Pornografik bilgi, kurgunun belki de gerçeğe en yakın olanıdır ve tam da bu yüzden özgürlüktür. :)

Yorumlar

  1. Güzel bir yazı blog'unu takip edeceğim bundan sonra

    YanıtlaSil
  2. teşekkürler. ben de senin blogunu takibe aldım ;)

    YanıtlaSil
  3. Konudan biraz (aslında bayağı bir) sapacağım ama Bilgi Üniversitesi'nin politik baskılara karşı en küçük bir direnç gösterememesi çok canımı sıkıyor. Son olarak, Efes'in düzenlediği festivalde içki satışının yasaklanması da bunun örneği.

    Önceden de bu kadar çok özel üniversite var mıydı bilmiyorum ama bu yıl adını ilk defa duyduğum bir sürü yeni özel üniversiteyle karşılaştım. Tamam, üniversite sayımızın çok olması güzel bir şey ama hepsi de Bilgi Üniversitesi gibi görüntüden ibaret, hiçbir duruş sergileyemeyen kofti kurumlar olacaksa hiç açılmasınlar daha iyi.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder